Ne zaman Yaban TV yi açsam bir tuhaf hissediyorum kendimi.
Bu kanalı , doğa belgesellerine de yer verdiği için zaman zaman izliyorum.
Ancak ,çoğunlukla , yurt içi ve yurt dışından çeşitli av turlarında çekilmiş görüntüler Yaban TV yayınında en önemli bölümü oluşturuyor.
Avcıların , doğada zaten örneğin onbinde bilmem kaç oranına kadar düşmüş olan yaban hayvanlarını , herhangi bir yaşamsal zorunluluktan değil , sadece sözde sportif zevkleri tatmin etme gayesiyle öldürmekten nasıl zevk ve haz aldıklarını şaşkınlıkla seyrediyorum ekranlarda..
Hele , ateş edildikten sonra ,koca dağ keçisinin sendeleyerek birkaç adım atması , ve biraz ötede ,kan revan içinde , boylu boyunca devrilip can çekişmesini gören avcıların birbirlerine sarılarak kazandıkları zaferi coşkuyla kutlamaları ,doğrusu tüylerimi diken diken ediyor
Tarih öncesindeki insanlarla , doğadaki diğer canlılar arasında , varolma ya da yokolma yolunda amansız mücadeleyi hayal etmeye çalışıyorum..Diğerini altedebilen ve gücünü gösterebilen canlıların varlığını sürdürebildiği eski zamanların doğasını.. Tarih öncesi insanı ile günümüzün avcılarını karşılaştırıyorum..O çağların insanının yaşayabilmek için doğadaki kurallara göre hareket ettiğini düşünüyorum..Peki ya çağımızın eli silahlı "av sporu" tutkunlarına ne diyeceksiniz?
Yazar Desmond MORRIS , İnkılap yayınevi'nce ülkemizde de yayınlanan “hayvan-insan sözleşmesi” adındaki eserinde , özetle şu görüşlere yer verir :
-Doğadaki yaşama savaşında , canlılar arasında bir kural vardı.Yemek için avlanıyorsanız ,ancak sizi besleyecek kadar öldürürsünüz.Daha fazlasını değil
-Diğer canlıların yaşama alanlarına ve yaşama haklarına dair doğada mevcut kural ve dengeleri bozmaya yönelik bir davranışa yer yoktur.
- doğada ,canlıların populasyonlarının aşırı artma ve azalmasını engelleyen bir düzen vardır. Bu düzen sürekli yinelenen bir çan eğrisi şeklinde sürer gider.
Biyoloji derslerinde okumuşsunuzdur..Yılanlar azalınca fare populasyonu artmaya başlar.Zirveye ulaşınca ,bu defa fareye dadanan canlılar , örneğin yılanın populasyonu yükselmeye başlar.
Yılan populasyonu çan eğrisinin zirvesine yaklaşırken ,fare nüfusu çan eğrisinin dibine doğru inmeye başlar.
Bu diğer canlı türlerinde de böyle sürer giderdi.
Yazar Desmond MORRIS’e göre , insan , doğadaki bu SÖZLEŞMEYİ bozmuştur..
Meşhur Çan eğrisi , insanın populasyonunun büyük bir ivmeyle artışı , ve diğer yaban canlı türlerinin kaybolmakta olması ve sayılarının dibe doğru korkunç bir hızla inmesiyle , başdöndürücü ters orantılı doğrusal bir korelasyona dönüşmüştür.
İnsan ,diğer canlıların yaşama ortamlarını hızla ele geçirmekte , kendi kullanımına almakta ya da diğer canlıların yaşama ortamlarını tamamen yoketmektedir.
Doğadaki sözleşmenin aksine , insan nüfusu , son hızla artmakta , bunu kontrol altına alacak olan doğal etmenleri de , zekası ile ortadan kaldırmakta , insanın doğal düşmanları yok olurken ,öte yandan ,artan nüfusa gereken yaşamsal ihtiyaçlar için doğanın alabildiğine sömürülmesi ve yokoluşa doğru gidiş te aynı ivmeyle zirve noktasına doğru gitmektedir.
Bu korkunç gidişatın farkına varanlar ,bu konuda çalışma yapan bilim adamları , GERİ DÖNÜLEMEZ NOKTAYA GELİNMEDEN , gerekli her türlü tedbirin alınması konusunda hükümetlere uyarı üstüne uyarılar yapmakta ,ancak ,endüstri toplumlarının dev tüketim ihtiyaçlarının ,ve ekonomik güçlerin , bu konuya yeterince eğilinmesine pek te olumlu katkıda bulunmadığı da bir gerçektir.
-Endüstriyel sıvı ve ,katı ve gaz şeklindeki atıklar ile , havanın ,suyun ,toprağın kirlenmesi , gaz salınımlarının denetim altına alınamaması ,bu konuda iyimser düşünmeye engel olmaktadır.
-Artan nüfus için gerekli ihtiyaç maddelerinin üretilmesi için büyük ormanlar yokedilerek tarımsal alanlara dönüştürülmektedir.
-Tüm dünyada , özellikle de tropikal yağmur ormanlarında endüstriyel amaçlarla ,ya da tarım alanları elde etmek amacıyla ormanlar kesilmekte ,yakılmakta ya da diğer şekillerde yokedilmetedir.
Amazon ormanlarında yıllık yokedilen ormanlık alan , yılda yaklaşık 14.000 km²dir.
Doğadaki diğer tüm canlılar , uygarlığımızın tüketim çılgınlığının kurbanı olarak toptan yokoluşa doğru gitmektedir .Ancak doğa , insan denilen varlığın ihlal ettiği sözleşme hükümlerini yeniden yürürlüğe ergeç koyacaktır..İnsan bu yolda doğada büyük bir yıkıma neden olsa da ,doğadaki dengeler yeni baştan tekrar kurulacaktır.
Ancak kurulan bu yeni dünyada ,insan denilen yaratığa yer olacak mıdır? Yoksa dinozorlar gibi tarihin derinliklerinde kaybolup giden bir tür olarak mı anılacaktır gelecek çağlarda.. ?
Bunda da , doğal yaşamı kurtarmak için insanlarca yapılan mücadelelerin sonuca ulaşıp ulaşmaması belirleyici olacaktır
BENZER KONULAR
BENZER SAYFALAR
YABAN TV :Katliam TV mi ?
Avcılık Üzerine
Koruma Altındaki Dağ Keçileri İhale İle Avlanıyorlar
Hilton'da Beslenip Ormanda Seslendiler
Yavru kuşlar uçamadılar
O ÇEYREK BURAYA GELECEK
2 yıl önce
Aslında çan eğrisinde değişen bir şey yok. İnsan doğayı yok ettiği zaman bu sefer kendisi yok olmaya başlayacak : İnsan yok olunca bu sefer doğa kendisini toparlayacak. Biz sanıyoruz ki insan bunun farkına varabilecek ve çevresiyle uyum içinde olarak hem kendini hem çevresini yaşatmasaının yolunu bulacak.
YanıtlaSilTabii durum öyle değil.
Avcılar hayatın her kısımda var! Sadece hayvanlara karşı degil!
YanıtlaSilhayvancıkların ve doğanın yok olmasının engelenebilmesi için insan neslinin ortadan kalkması gerekli. başka türlü hiçbirşey olmaz diye düşünüyorum...İstanbul boğazında gezen hoplayıp zıplayan yunuslar vardı mutlaka görmüştür herkes, dün akşam haberlerde izledim onlardan 3 tanesi ölmüş ve Tuzla tarafında kayaya vurmuş üçüde.nasıl içim acıdı anlatamam.güya neden öldükleri bilinmiyormuş. hadi canım ! yunusların derilerinde kesikler vardı,muhtemelen bir avcıdan kaçıyorlardı zarar görmüşler çünkü yada usulsüzce avlanan açgözlü balıkçıların ağlarına takılmışlardır yada bir veterinerin yarım ağızla yaptığı yorum gibi boğazdan geçen bir tankerin boşalttığı atıkların yüzünden bu hale gelmiş olabilirler...başka ne olabilirki,insan faktöründen başka,yoksa üçününde ölmesini başka ne açıklayabilir :( ayrıca haberlerde beni ençok üzen bölümden biride ,bu hayvancıkların ölülerini götürüp bir balıkçıda sergilemişler saatlerce,millet fotoğraf çektiriyordu.sonrada İST.BÜYKŞ.BEL.ait bir çöp arabası gelip almış ve hayvanat bahçesine diğer hayvanlara yem olması için kıyma yapılmak üzere götürülmüşler. çöp arabasının içinde gösterdi giderken...göstermeyin bari ya, söylemeyin napcağınızı biz duymayalım yazık yaa...
YanıtlaSil