Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın (WWF), Yaşayan Gezegen 2008 adlı raporunda, insanlığın doğal kaynaklara yönelik taleplerini belirten ekolojik ayak izlerinin Dünya’nın kendini yenileme kapasitesini yüzde 30 oranında aştığı belirtilerek, kişisel tüketim ve nüfus artışı yüzünden son 45 yılda insanın gezegen üzerindeki baskısının iki katına çıktığı kaydedildi.
Bu aşırı kullanımın, ekosistemi tüketmekte olduğu ve çöplerin havada, toprakta ve suda birikmesine yol açtığına değinilen raporda, sera etkisi yaratan gazların salımının neden olduğu iklim düzensizliklerinin, orman kıyımının, su kıtlığının ve biyolojik çeşitlilik kaybının “tüm ulusların kalkınması ve refahını gittikçe daha çok tehlikeye düşürdüğü” ifade edildi.
Raporda ayrıca, dünyanın tüm bölgelerindeki 1686 farklı omurgalı canlı türüne dayanarak yeryüzündeki biyolojik çeşitliliği ölçen Yaşayan Gezegen Endeksi’nde son 35 yılda yüzde 30 oranında azalma kaydedildiği belirtildi.
WWF, Endeksteki bu azalma göz önünde bulundurulduğunda, biyolojik çeşitlilik konusundaki Rio Konvansiyonu’nda hedeflenen 2010 yılına kadar dünyadaki biyolojik çeşitlilikteki erozyonu azaltma amacına ulaşılmasının gittikçe daha şüpheli hale geldiğini belirtti.
Su kaynakları konusunda da, elli kadar ülkenin az veya çok bu konuda bir gerilimle karşı karşıya bulunduğu, iklim değişiklikleri yüzünden, tüm yıl boyunca veya mevsime bağlı olarak su kıtlığına maruz kalan insanların sayısında artış olmasının beklendiği kaydedildi.
..... ...... .....
Bu haber , dün basında yer alan haberlerin arasında , önemli bir yere sahipti. Ama , artık algılama yeteneği iyice dumura uğramış olanlarda pek fazla bir anlam ifade etmedi her zamanki gibi...
Okumakta olduğunuz blogun diğer sayfalarında ,hayvan-insan sözleşmesi isimli yazıda ,insan nüfusunun , doğadaki mevcut tüm dengeleri altüst edecek şekilde kontrolsüz şekilde arttığı , artan bu nüfusun yaşamsal ihtiyaçları için gereken tüketim maddelerinin sağlanabilmesi için daha çok hammaddeye , daha çok tatlısuya , daha çok kaynağa ihtiyaç duyulduğu anlatılmaktadır.
Büyük bir ivme ile artan tüketimin karşılanması için yapılanlar , dünyanın sınırlı kaynaklarının hızla tükenmesine yol açmaktadır.
Olması gerekenin son derece üzerinde populasyonu artan canlıların , doğal düşmanları aracılığı ile , doğada süregelen mevcut denge gereği artışlarının önlenerek aşırı çoğalmalarının önlendiği belirtilen yazıda ,insan adlı canlının doğadaki mevcut bu kuralı ihlal ettiği ,kendisinin aşırı çoğalmasını kontrol altında tutacak doğal etmenleri , üstün zekası ile ortadan kaldırdığı , bu durumun doğada mevcut olan canlılar arasındaki dengeyi kontrol altında tutacak mekanizmanın devre dışı kalmasına yol açtığı bir gerçektir.
Madenler ,doğalgaz ,petrol , tatlısu gibi kaynaklar son hızla tükenmekte , küresel çevre felaketinin saati hızla yaklaşmaktadır
İnsan denilen yaratık , sınırsız ve kontrolsüz artan popülasyonunun ihtiyaçlarını karşılayabilmek için doğayı acımasızca yoketmektedir.
Ancak ,bu artışın ve doğa tahribatının ilelebet sürme imkanı yoktur.Çünkü insanların yaşaması için gerekli hayati ihtiyaçlar , bir süre sonra , gezegenimizin doğasını ve kaynaklarını tamamen bitirecek , ve bu , dünyadaki canlılığın da sonu olacaktır.
Belki sonraki çağlarda , yeni baştan oluşacak olan dünya ekosisteminde yeni canlı türleri belirecek ,ama muhtemelen ,çağlar önce ,tam olarak bilmediğimiz nedenlerle birden bire dünya üzerinden yokolan dinozorlar gibi , insan denilen yaratık bir daha dünya üzerinde görülmeyecektir.
Ve insan türünün yokolması nedeniyle bu olaya tanıklık etme şansımız da doğal olarak olamayacaktır.
O ÇEYREK BURAYA GELECEK
2 yıl önce
Yeni yılda,sağlık ve mutluluklar temenni ederim.İyi seneler...
YanıtlaSil