YALOVA 'DAKİ YÜRÜYEN KÖŞK ' ÜN HİKAYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ ?

( Köşkün son hali )


Dr. A.Nilay Evcil 'in bir yazısını görmüştüm bir ara bir yerde.
Yalova ' daki Yürüyen Köşk 'ün öyküsünü anlatıyordu..
Doğrusu , Yürüyen Köşk başlığını görünce , hani o perili ya da bahçesinde yatır olduğuna inanılan ve kerametlere sahne olduğu söylenilen köşkler akla geliyor . Ama Yalova ' daki bu ünlü köşkün öyküsü daha başka . ..
Şöyle anlatılıyordu ünlü köşk:


" Köşkü bilmeyenler için biraz tarif etmem gerek.

Bugünün sonradan görmelerinin yaptırdığı gibi 200-300 m2, beş-altı oda, ebeveyn banyoları, olimpik boyutlu havuz, bahçe falan gibi gösterişli ve kullanışsız bir büyüklüğe sahip değil. Son derece mütevazı.

Bahçesinde köşkün yapılmasına neden olan ulu çınar, etrafında küçük bir bahçe, iki katlı, önünde iskelesi, alt katta bir toplantı odası ve bir küçük oda, üst katta da biri terasa açılan iki odadan oluşan mütevazı, sade döşenmiş, şirin bir yapı.
Atatürk, Ertuğrul yatı ile denize açılmış muhtemelen Termal ’e giderken Yalova civarında halen varlığını koruyan muhteşem bir çınarı fark etmiş.
Bu çınar onu o kadar etkilemiş ki, yatı durdurup altında biraz dinlenmek istemiş. Bu sırada çok beğendiği bu mekânda bir köşk yapılmasını istemiş. Köşk Atatürk’ün talimatı ile 22 gün gibi çok kısa bir sürede 12 Eylül 1929’da tamamlanmış.

Köşke sık sık uğrayan Atatürk’e hemen hemen bir yıl kadar sonra çınarın bir dalının çatıya değdiği ve zarar verdiği söylenmiş. Kesilmesinde fayda olduğu belirtilmiş… Ancak Atatürk bu fikre karşı çıkmış, çok daha zahmetli bir çözümü tercih etmiş. Ağacın bir dalını kesmek yerine, bütün bir köşkü doğuya doğru kaydırmalarını istemiş.

Günün tüm mühendis ve mimarları önderliğinde, bizzat kendi nezaretinde 1930 yılının Ağustos ayında döşenen raylar ile Atatürk doğanın ne kadar kıymetli olduğunu, doğaya, ağaca ne kadar değer verdiğini kendi halkına ve tüm dünyaya unutulmayacak bir biçimde ifade etmiş.

Bugünden sonra adı “Yürüyen Köşk”e çıkan mütevazı köşk, doğaya saygının adeta anıtı olmuş. O günlerde, bugün pek çoklarının yaptığı gibi, kavak ağacı polenlerinin çevreye zararlı olması nedeniyle asla ağaç kesilmemiş , veya hırsız dallara tırmanır diye heybetli falanca ağacı da kesilmemiş veya elektrik direği koyacak yer yoktu diye de herhangi bir ağaç gözden çıkarılmamış.

Atatürk bir lider olarak daha masraflı ama çok anlamlı bir davranış örneği ile belki de onlarca kelime ile anlatılamayacak bir ders vermiş tüm dünyaya.
Doğaya saygı, doğaya verilen değer, bir dalı kesmek kolaylığına aldanmadan geleceği düşünüp o ağacı kurtarmak, onun yaşamına yaşam katmak ancak Atatürk gibi büyük bir dehanın davranışı olabilir.
Eğer o gün o dalın kesilmesine izin verseydi şimdi biz Atatürk’ün doğaya duyduğu sevgi ve özveriyi bu kadar anlamlı, bu kadar örnek bir çözümde ifade edemezdik.

Büyük bir zekâ, büyük bir lider ve geniş toplum kitlelerinin ortak. hislerine hitap edebilme gücü.... Atatürk’ün büyük dehasının sonucu olan bu mütevazı köşk ve bütün heybetiyle vakur ayakta duran, kendine verilen değerden adeta haberdar olan koca çınarı saygıyla ve gururla gezdim. Yüzyılımızın dehası Atatürk’ün neslinden bir birey olarak Ona layık olmak için daha çok işler yapmam gerektiğini düşündüm. "


KÖŞKÜN YÜRÜTÜLMESİ








0 yorum:

 
Clicky Web Analytics