Petrolün üretimi ve kullanımı, doğa üzerinde ağır bir baskı oluşturuyor. Biyoyakıtlar buna bir çare olabilir ama büyük miktarda bitkisel yağın yakıt üretimine yöneltilmesi yeni sorunlar yaratabilir.
( Azerbaycan / Gökhan Tan )
Petrole bağımlılık! Petrolsüz yaşamı düşünelim; bu durumda duvardaki boyadan tutun duş perdesi, duş takımı, tuvalet malzemelerine kadar birçok şey yok olup gidiyor. Bilgisayar, klavye, yazıcı, telefon, hepsi petrolden elde edilen plastik formlarla oluşturuluyor. Diyabet, yüksek tansiyon, depresyon gibi hastalıkları kontrol etmede kullanılan farmasötik bileşimler için de bu yağ gerekli. Boya, mürekkep, plastik, yapıştırıcı, parfüm gibi maddelerin üretildiği petrokimyasal sanayide, petroldeki karbon temel olarak kullanılıyor.
Petrolün neredeyse yüzde 90'ı benzin olarak kullanılıyor. Dünyanın enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 70'ini karşılayan fosil kökenli yakıtların (petrol, doğalgaz, kömür) önümüzdeki 40–50 yıl içerisinde tükeneceği tahmin edilmekte. Küresel ısınma gerçeği ile birlikte artık birçok ülke karbondioksiti azaltacak alternatif enerji kaynakları arıyor. Bazı ülkelerde şimdiden doğanın sunduklarından yakıt elde eden 'biyorafineri' yöntemi kullanılmaya başlandı. Biyorafineri işe benzinle başladı; petrolün diğer kullanım alanlarında da giderek yaygınlaşıyor, petrolsüz bir hayatın mümkün olduğuna işaret ediyor.
Yüzyıllardır ağaç ve hayvan atıkları yakılarak kimyasal enerji, ısı enerjisine dönüştürülüyor. Büyokütle, tüm biyolojik varlıklardan oluşuyor, depolanmış güneş enerjisi olarak da biliniyor. Biyokütle bazı işlemlerle etanol, metan ve biyodizel yakıtlarına dönüştürülebiliyor. Bunlara 'modern biyokütle' deniyor. Örneğin Çin, Hindistan ve Brezilya'da hayvan atıklarından elde edilen metan gazı aydınlatma, pişirme ve elektrik üretiminde kullanılıyor. Brezilya'da modern biyokütle birincil enerji ihtiyacının yüzde 20'sini karşılıyor ve taşıt yakıtı olarak kullanılıyor. Biyokütlenin yakıt olarak kullanılmasına biyofuel/biyodizel deniyor.
Biyodizel kolza, ayçiçeği, soya, aspir gibi yağlı tohum bitkilerinden ya da hayvansal yağlardan elde ediliyor. Bu yağlar bir katalizör eşliğinde kısa zincirli alkolle (metanol ya da etanol) reaksiyona giriyor ve elde edilen ürün yakıt olarak kullanılıyor. Evsel kızartma yağları ve hayvansal yağlar da biyodizel olarak kullanılabilir. Biyoyakıtların içerisindeki karbon, bitkilerin havadaki karbondioksiti parçalamasıyla elde edildiğinden atmosferde net bir karbondioksit artışına sebep olmuyor. Kükürt içermiyor, sudaki canlılara herhangi bir toksit etkisi yapmıyor. Buna karşılık 1 litre ham petrol, 1 milyon litre içme suyunun kirlenmesine neden olabiliyor.
Diğer taraftan bu iş için çok büyük miktarda bitkisel yağın, yakıt üretimine yöneltilmesi gerekiyor. Fiyatı, yetişme kolaylığı ve hızı bakımından bu işe en uygun bitki kolza. Ama tüm fosil yakıtların yerini alabilmesi için çok büyük alan gerek. Sadece Almanya'nın yakıt ihtiyacını karşılamak için bütün Avrupa'nın baştan başa kolza tarlalarıyla doldurulması gerek!
Şimdiden Brezilya'nın yağmur ormanları katledilmeye ve tarım arazisine dönüştürülmeye başlandı.
Biyoyakıtlar sürekli bir çözüm olmasa da, belli dozlarda kullanılarak önemli bir alternatif olabilir.
Atlas Ağustos 2007,sayı 173
O ÇEYREK BURAYA GELECEK
2 yıl önce
0 yorum:
Yorum Gönder